Ülkemizde enfeksiyöz hastalıkların yüksek görülme sıklığından ve bu hastalıklardan küçük dostlarımızı korumak için eksiksiz aşı programlarının önemi tartışılmaz bir gerçektir ancak aşılanmış hayvanlarda da enfeksiyöz hastalıkların görülebilir. Şimdi bu kafa karıştırıcı durumun sebeplerinden bahsetmeye çalışalım. Aşılanmış bir hayvanda hastalık görülmesi genellikle aşının çalışmadığı ya da aşının bozuk olduğu şeklinde yorumlanır ancak bu anlayışın aşı ile yeterli bağışıklık oluşturulamadığı şeklinde değiştirilmesi gerekir.
En önemli sebep ; MATERNAL ( annesel ) BAĞIŞIKLIK
Her yavru annesinden aldığı bir bağışıklıkla dünyaya gelir ve bu bağışıklık ona ana rahminde ya da ilk süt adı da verilen “kolostrum”la aktarılır. Bu bağışıklığın koruması altındaki yavrulara ne hastalıklar ne de aşılar etki edemez. Yani anneden alınan maternal bağışıklık geçerliliğini koruyorsa yapılan aşılar bu bağışıklık tarafından etkisiz hale getirilir ve maternal bağışıklık ne zaman etkisini kaybederse yavru o zaman aşısız ve korumasız hale gelir. Aşılandığı halde hastalanan yavrularda çoğu zaman bu etki söz konusudur. Anneden gelen bağışıklığın ne zaman etkisini kaybedeceğini bilmek ise mümkün değildir ve maalesef maternal bağışıklığın yavruyu hastalıktan koruyamayacak kadar zayıf ama aşının bağışıklık oluşturmasını engelleyecek kadar güçlü olduğu bir dönem dahi mevcuttur. Sonuç olarak anneden gelen bağışıklığı yenecek kadar güçlü titreye sahip özel üretilmiş aşıların kullanılması ve yavrunun bu bağışıklık tamamen ortadan kalkana yani yavru 4 aylık olana kadar her 3 haftada bir aşılanması şarttır.
HASTA YAVRU AŞILANMAZ
Her hastalığın bir kuluçka dönemi vardır ve bu süre içinde yavru hiçbir hastalık semptomu göstermez. Virüsü zaten almış bir kediyi ya da köpeği aşılamak tabi ki işe yaramayacak hatta hastalığı şiddetlendirecektir. Ayrıca aşıyı yapar yapmaz bağışıklık elde etmemiz de mümkün değildir ve bu süre enjeksiyon sonrası birkaç günden bir haftaya kadar uzayabilir. Hatta Lyme aşısının yeterli bağışıklık oluşturması 2-3 haftayı bulabilir. Dolayısıyla aşılama sonrası yakın dönem enfeksiyonları çok sık görülür ve koruma tedbirleri asla elden bırakılmamalıdır.
Aşılar maalesef sadece virüslerin belli suşlarına karşı üretilir ve özellikle RNA virüs adı verilen bazı virüsler sürekli yeni suşlar ürettiklerinden bu virüslere karşı başarılı aşılar üretmek mümkün değildir. Kedi aids’i olarak adlandırılabilecek FIV ya da ölümcül FIP enfeksiyonları buna örnek olarak verilebilir.
AŞI BOZULMUŞ OLABİLİR?
Aşının yeterli bağışıklık yaratmamasının en önemli sebeplerinden biri ise aşının uygun şartlarda korunmamasıdır. Eğer aşı soğuk zincirde korunmazsa ya da aşırı uv ışınına maruz bırakılırsa bozulur ve çalışmaz. Veteriner hekiminizin bu konuda çok hassas olacağına emin olabilirsiniz. Ayrıca aşılamanın belli kuralları da vardır ve uygulama sıklığı bunlardan biridir. Eğer birkaç aşı yapılacaksa bunlar birkaç gün arayla değil hep beraber aynı anda yapılmalı ya da farklı aşılar arasında en az 1 hafta zaman verilmelidir. Bazı köpek ırklarının bulaşıcı hastalıklara daha yatkın olduğu da tartışılmaz bir gerçektir. Örneğin kanlı ishal olarak bilinen parvoviral enterit enfeksiyonu doberman ve rottweiller ırkı köpeklerde daha sık görülür ve bu ırktan yavruların daha özel bir aşı programına ihtiyacı vardır.
SAĞLIKLI BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ÇOK ÖNEMLİ
Bir hastalığa karşı aşılama ile koruma elde etmek için çalışır bir bağışıklık sistemi şarttır. Dolayısıyla bağışıklık sistemi çalışmayan kedi ve köpeklerde örneğin kemoterapi ya da kortizon tedavisi gören hastalarda bağışıklık sistemi baskılanmış olacağından aşıların bağışıklık oluşturması mümkün değildir. Aşırı yorgunluk, yüksek ateş ve hatta stres bile bağışıklık sistemini etkileyeceğinden aşının oluşturacağı bağışıklığı etkiler. Yetersiz beslenmiş, A ve E vitamin yetmezliğine sahip ya da bağırsak parazitleri olan hayvanların bağışıklık sistemi yeterli güce sahip olmayacağından aşılamayla yeterli bağışıklık oluşturulmaz.
Ülkemizin tam anlamıyla bir enfeksiyon cenneti olduğunu ve güzel dostlarımızı bu hastalıklardan doğru aşılama programı ve kaliteli aşılarla korumanın tedavi etmekten çok daha kolay olacağını bir kez daha hatırlatıyorum.